Hipnoz nedir, nasıl yapılır ve hangi hastalıkların tedavisinde kullanılır?
Hipnoz, uyku-uyanıklık arası yapay bir uyku halidir. Hipnoz sırasında kişinin gerçeklik algısı azalır ve kişi taransa girer. Hipnozun psikoloji biliminde kullanılması Freud'un Histeri(konversiyon) hastalığı ile ilgili çalışmalarla yaygınlaşmıştır.
Bu çalışmalarda histerinin bilinçdışı çözülmemiş korkulardan kaynaklandığı ve bunun hipnoz yoluyla açığa çıkartılarak sorunların giderilmesi amaçlanmıştır. Ancak Freud bu yöntemin sınırlılığını görmüş ve hipnoz dışında başka yöntemler aramaya başlamıştır.
Freud çalışmaları sırasında uygun koşullar sağlandığında, hastaların histeri belirtilerinin nedenleriyle ilgili gizli kalmış bir şeyi açıkladıklarında histerinin ortadan kalktığını farketti. Serbest çağrışım denen bu tekniğin ortaya çıkışı, Freud’un kuramının gelişiminde önemli bir adım oldu.
Serbes çağrışım yönteminde psikolog tarafından hazırlanmış bir kelime listesi hastaya sırayla söylenmiş ve hastada bu kelimelerin neler çağrıştırdığı üzerinden gidilerek bilinçdışından kaynaklanan sorunlar bilinç düzetine getirilmiş ve çözümlenmeye çalışılmıştır.
Freud serbest çağrışım sırasında ortaya çıkan anıların genellikle çocukluk yıllarında yaşanmış sarsıcı deneyimler olduğunu farketti. Freud zamanla, bu deneyimlerin, yetişkin hastalardaki histeri belirtilerin ortaya çıkmasından sorumlu olduğu sonucana ulaştı.
Hipnoz ve serbesçağrışım uygulamaları halen günümüzde psikologlar tarafından kullanımı.
Günümüzde hipnoz; klinik olarak psikoloji, diş hekimliği gibi alanlarda kullanılmakta, hatta bazı küçük ameliyatlar anestezisiz ve hipnoz yoluyla acı hissetmeden yapılabilmektedir.
Hipnoz deyince herkesin aklına ilk gelen şey " hipnoz olduktan sonra ya hipnozdan çıkamazsam" düşüncesidir. Hipnozdan çıkamama diye bir durum söz konusu değildir. Hipnozun bitmesine karar verildiğinde ya hinoterapist tarafından uygun telkin verilerek çıkış sağlanır ya da uzun süre telkin verilmediğinde kişi belli bir süre sonra kendiliğinden hipnozdan çıkar.
Hipnozun tıpta tedavi aracı olarak kullanımı
Hipnozun tıp alanında kullanımı Franz Anton Mesmer’in ve Freud'un çalışmalarına dayanmaktadır.
Hipnoz yapılacak herkes taransa sokulamaz ve hipnotize edilemez. Bunun nedeni kişinin hipnoz olabilmesi için hipnoza yatkın olmasının ve bunu istemesinin gerekli olmasıdır. Kişinin hipnoza yatkın olup olmadığını anlamak için bazı ön testler yapılır. Meşhur saat ya da ip sallama görüntüsü bunlardan biridir.
Ön testlerde kişinin telkine yatkın olduğu anlaşılabilir ve hipnoz uygulamasına başlanabilir. Hipnoz olup olmayacağını deneme düşüncesinde olanlar, olmamak için direnenler transa giremezler.Zorla kimse kimseyi hipnotize edemez.
Hipnozun belli bir amaşla ve klinik ortamda uygulanması gerekir. Şov ya da merak amaçlı yapılacak hipnoz uygulamaları insanları komik duruma düşürmekten başka bir işleve sahip değildir. Hipnoz psikoterapiyi destekleyici ve beraberinde uygulanmalıdır.
Psikoloji eğitimi olmayan ve 15-20 günlük hipnoz kursalarıyla hipnoterapist olduğunu iddia eden kişilerin böyle bir uygulama yapmaya yetki ve yetenekeri yoktur. Kişiyi hipnoza soksalar bile fayda amaçlı bir girişimde bulunamazlar. Bu nedenle de hipnoz eğer gerekiyorsa bu alanda kendini geliştirmiş ruhsağlığı uzmanı psikolog ve psikiyatristler tarafından uygulanbilir.
Freud Hipnozla ilgili şu tespitte bulunuyor:
“Açıklamamı tamamlarken, daha başlangıçta hipnoza, hipnotik telkinden başka bir görev de yaptırmış olduğunu itiraf etmem gerekiyor. Onu, hastanın ruhunu hastalığının tarihine ve doğuşuna bağıntılı olarak araştırmak için kullanıyordum; hasta bu tarihi ve doğuşu, uyanık halde çok zaman hiç mi hiç ya da pek eksik bir şekilde bana bildirebiliyordu. Uyguladığım hipnotizma tekniği, bana emreden ya da yasaklayan basit telkinden daha etkili gibi görünmekle kalmıyor; telkinin tek düzeli yöntemiyle iyileştirmeye çalıştığı olayın kaynağına bağlı bir şeyi öğrenmeye hakkı olan hekimin bilme susuzluğunu da doyuruyordu.”
Kaynak: (Freud Sigmund, 1933) Nue Folge der Vorlesungen zur Einführung in die Psychoanalyse- Psikanaliz Üzerine Say yayınları, 2001