Kronik hasta psikoloji ve kronik hastalara yaklaşım

Şimdi Empati zamanı: “Bir gün vücudunuzda yolunda gitmeyen bir şeyler hissettiniz ve sebebini merak ettiğiniz bu durumdan kurtulmak için sağlık kuruluşuna başvurdunuz. Önceki deneyimlerinizden biliyorsunuz ki doktor sizi muayene edecek, belki bazı tetkikler isteyecek ve ardından verdiği ilaçları kullanıp iyileşeceksiniz. Ama bu sefer yolunda gitmeyen bir şeyler var ve doktor sizin böbrek fonksiyonlarınızda ciddi sorunlar oluştuğunu ve artık ömür boyu diyalize girmeniz gerektiğini söyledi. O an neler hissedersiniz? Artık siz haftada 3 gün, 4’er saat diyaliz makinasına bağlanacaksınız. Doktorun vereceği ilaçlar sizi iyileştirmeyecek sadece hastalığınızın daha kötüye gitmesini engelleyecek. Artık siz bir kronik hastasınız ve bundan sonraki yaşamınızda o günden itibaren yapıp ettiklerinize, yiyip içtiklerinize çok daha fazla dikkat etmeniz gerekecek.” Bu kısa empati girişimimizde kendinizi kronik bir hastanın yerine koyduğunuzda neler hissettiyseniz kronik hastalığı olanlar bu hissettiklerinizin çok daha fazlasını hissedip yaşadılar ve yaşamaya devam ediyorlar.


Kronik hastalarda psikolojik desteğin önemi

Kronik hastalıklardaki süreç her ani ve olumsuz durum gibi oldukça travmatik bir etkiyle başlar. Kronik hastalık kişinin şuanki sağlığını tehdit ettiği gibi gelecek hayatını da önemli ölçüde tehdit edecektir. Böylece hastanın tüm yaşam şekli bir anda değişir, yiyip içtiklerinden tutun da fiziksel aktivitelerine kadar yaşantısında birçok kısıtlılık başlar.
Hastanın hastalığını kabul etmesi, üzerindeki şoku atması ve tedaviye başlamayı kabullenmesi oldukça zorlu süreçlerdir. Başlangıçta hasta kendisine konan teşhisle birlikte dehşete kapılabilir, korkar ve yaşadıklarına bir anlam vermekte zorlanır. Önce kendisine konan hastalık tanısını kabul etmek istemez, ardından farklı hekimlerin görüşünün de aynı olduğunu görünce kabullenme süreci başlar.
İşte bu süreçte hekimin hasta ile kuracağı psikolojik destek ilişkisi çok önemlidir. Gerek tanının hastaya söylenmesi gerekse sonraki süreçte hastanın psikolojisi mutlaka düşünülmelidir. Hastalık teşhisinin hastaya söylenmesi en az bu teşhisin konması kadar önemlidir. Hastalık tanısı ile ilgili ilk söylenen sözler hasta tarafından hayat boyu unutulmaz! Hastaya yanlış yaklaşımlar onun tedaviye geç başlaması veya hiç başlamamasına dahi neden olabilir. Böbreklerin iflas etmiş, kanser oldun, şeker hastasısın gibi direkt ifadeler kişiyi derinden sarsacağı için bu ifadelerden kaçınılmalı; hastaya daha açıklayıcı,umut verici ve destekleyici bir açıklama yapılmalıdır.
Kronik hastalar özellikle tanı konduktan sonra mutlaka psikolojik yönden değerlendirme ve destek için psikoloğa yönlendirilmelidir. Daha ağır tablolarda ise psikiyatrik tedavi gerekli olabileleceği gözardı edilmemelidir. Bir dönem Diyaliz yönetmeliğinde zorunlu tutulan “diyaliz hastalarına psikolojik destek verme zorunluluğu” bunun güzel bir örneğiydi; ancak daha sonra yapılan değişiklikle bu zorunluluk maalesef kaldırıldı ve zorunlu olmaktan çıktığı için de birçok diyaliz merkezinde psikologlar tarafından sunulan bu hizmetler maddi gerekçelerle sekteye uğradı. Hasta, hasta yakınları ve sivil toplum kuruluşlarının talebi halinde bu hizmetlerin merkezlerce verilme zorunluluğunun geri gelmesi hastalar için önemli bir kazanım olacaktır.
Kronik hastalıklar  uzun zamandır devam eden ve iyileşmeyen; ancak kötüye gitmesi de engellenebilen hastalıklardır. Hastalığın kötüye gitmesini engelleyebilmek, hastaların yaşam kalitelerini artırmak sağlık çalışanlarının ve hasta yakınlarının hasta ile kuracağı psikolojik destek ilişkisinden önemli ölçüde etkilenir. Bu nedenle kronik hastalarda gerek hastalığın başlangıcından itibaren gerekse ileriki dönemlerde psikolojik destek unsuru hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir.

Yasal uyarı!
Bu yazı Telif hakkı kapsamndadır.Alıntı yapma kuralları için
ayrıntılar bilgi

Anasayfa | Soru Sor | Kişilik testi yap | Online Terapi | © 2010 www.onlineterapiler.com - online terapi sitesi Tüm hakkı saklıdır