Panik Bozukluk (panik atak) ve tedavisi

Panik bozukluk; panik atakların eşlik ettiği kaygı bozuklukları kategorisindeki bir psikolojik sorundur. Çeşitli nedenleri olan panik bozukluk ve panik atak tedavisi klinik psikologlar ve psikiyatristler terafından yapılır. Panik atak belirtileri hastadan hastaya değişmekle beraber çoğunlukla benzerlik gösterir. Özellikle uygun terapi yöntemleri ile ve gerektiğinde uygulanan ilaç tedavisi ile panik atak belirtileri kontrol edilebilmekte ve zaman içinde ortadan kaldırılabilmektedir. Hastalar terapilere devam ederse ve gerekli görüldüğünde verilen panik atak ilaçları düzenli olarak kullanılırsa belirtileri hafifleyerek zamanla ortadan kalkabilir. Panik atak tedavisinde kullanılan yöntemler uzmana göre farklılık göstermektedir. Bazı hastaler hiç ilaç kullanılşmayan terapi yöntemleriyle tedavi edilebilirken bazılarında ilaç ve terapinin birlikte uygulanması fayda sağlamaktadır.

 

Panik bozukluk için tanı kriterleri ve belirtileri


panik bozukluk ve panik atak tedavisiPanik bozuklukda yineleyen beklenmedik panik ataklar yaşanır ve DSM tanı ölçütlerine göre en az bir atağı 1 ay süreyle şu belirtiler izler:

  • Başka atakların da olacağı endişesi

  • Atağın yol açabileceği sonuçlarla ilgili endişe (Kontrolünü   kaybetme, kalp krizi geçirme, çıldırma vb.).

  • Ataklarla ilişkili olarak belirgin bir davranış değişikliği.

  • Panik atakların madde kullanımı,genel tıbbi duruma ve başka psikiyatrik bozukluklara bağlı olmaması.

 

Panik Bozukluğun oluş nedenleri


panik atak tedavisiBiyolojik yatkınlıkların belirli psikolojik ve sosyal faktörler ile birleşmesi durumunda panik bozukluğa yol açtığı düşünülmektedir (Barlow & Durand, 2004, p. 137). Panik bozukluk ve panik atağın başlıca nedneleri şunlardır:

Genetik yatkınlık kişilerin yaşamın günlük olaylarına karşı nörobiyolojik açıdan aşırı tepki verme eğilimini belirlemede önemli bir etkendir.

Aşırı duyarlı karbondioksit alıcıları ve hiperventilasyon gibi biyolojik etkenlerin de panik bozukluğa yatkınlığı arttırabileceği düşünülmektedir (Barlow & Durand, 2004, p. 137).Kalp kapakçığı anormallikleri ile de ilişkili olduğunu söyleyen araştırmalar var.

Psikolojik faktörler, Panik bozukluğu olan kişiler stresli durumlar karşısında yaşadıkları fiziksel değişimleri abartılı olarak yorumlayıp bir atak başlangıcı olarak değerlendirebilirler. İş, okul, aile ve evlilik yaşamında zorluklar ya da önemli değişiklikler ile çevresel faktörler de panik bozukluğun ortaya çıkışı ile ilişkilidir (Barlow & Durand, 2004, p. 137). Aile içi kaygı tepkilerini öğrenme de diğer bir faktördür.


Psikodinamik yaklaşım da, erken nesne kaybı veya ayrılma kaygısını yetişkinlikteki panik bozukluklar ile ilişkili görür.

Panik panik atak ve belirtileri

Panik bozukluğunun en temel özelliği yineleyici, ne zaman başlayacağı önceden kestirilemeyen "beklenmedik" panik ataklarının görülmesidir. Panik bozukluğu tanısı konulabilmesi için beklenmedik panik ataklarının en azından hastalığın başlangıcında görülmüş olması gerekmektedir.

Panik atak tipleri

Panik ataklar farklı tiplerde ortaya çıkabilmektedir.

  •  Beklenmedik tipte panik atakları: Bilinen bir durumsal tetikleyici olmadan ortaya çıkan panik ataklarıdır (gevşeme hali, uyku gibi tehlikesiz görünen durumlar).

  • Duruma bağlı panik atakları: Durumsal bir tetikleyici ile karşılaşılmasının hemen ardından ortaya çıkan panik ataklarıdır (Agorafobi ile birlikte olan PD da daha sık).

  • Durumsal yatkınlık gösterilen panik atakları:  Belli durumlarda ortaya çıkma olasılığı yüksek olan, ancak mutlaka çıkması gerekmeyen panik ataklarıdır(Agorafobili PB’da daha sık)

Panik Atak Belirtileri Nelerdir?

  • Kontrolü kaybetme ya da çıldıracağı korkusu

  • Ölüm korkusu

  • Çarpıntı

  • Kalp atımlarını duyumsama ya da kalp hızında artma olması

  • Terleme

  • Titreme ya da sarsılma,

  • Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma duyumları

  • Soluğun kesilmesi

  • Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi,

  • Bulantı ya da karın ağrısı,

  • Baş dönmesi,

  • Sersemlik hissi,

  • Uyuşma ya da karıncalanma duyumları,

  • Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları

  • Derealizasyon- depersonalisazyon

Panik atak sırasında bu semptomların en az dördü 10 dakika içinde en yüksek düzeyine ulaşır ve yoğun bir korku ya da rahatsızlığa neden olur.

Panik Atak ne kadar sürede geçer

Panik ataklarının sıklığı ve süresi değişkendir. Bazen haftada bir ya da daha sık tekrarlayabilir. Genellikle dakikalarca, bazen de saatlerce sürebilir.

Panik atak geçiren hastada tekrarlayan yanlış yardım arayışları başlar. Bir çok panik bozukluk hastası geçirdiği ataklardan sonra Acil servise başvurmak ve allkol ya da madde kullanımak gibi bazı yanlış yardım arayışları  içine de girebilir. Bu yanlış yardım arayışları hastalığın kısır döngüye girmesine nedne olur.

Panik bozukluk hastalarında görülen beklenti anksiyetesi

Panik atağının yatışmasının ardından, sıklıkla yeni bir atak geçirme korkusu olarak tanımlanan beklenti anksiyetesi gelişmektedir. Özellikle ilk atak nerede yaşandı ise o yerlerde atak geçirme beklentisi gelişir. Hastada panik ataklar kontrol altına alınsa bile atak geçirme korkusu devam edebilir. Beklenti anksiyetesi, panik atağı eşiğini düşürerek, yeni atakların ortaya çıkma riskini arttırıcı bir etki gösterebilir.

Panik bozukluk ve panik ataklarında gidişat

Hastaların en çok merak ettiği konulardan biri de panik atak ne kadar sürede geçer sorusudur. Süreğen bir hastalık olan panik bozuklukda: 1-2 yıl gibi izlemelerin sonuçları iyi bir gidişata işaret ederken,uzun süreli izleme çalışmalarından,çok da yüz güldürücü sonuçlar elde edilememiştir (Coryell ve ark. 1983, Noyes ve ark.1990, Faravelli ve ark. 1995).
4-6 yıl arası uygulanan tedavi sonrasında hastaların %30'unun iyileştiği, %40-50'sinin belirtileri tam kaybolmadan düzeldiği, %20-30'unun belirtilerinin aynı kaldığı ya da daha kötüleştiği görülmüştür (Katschnig ve ark. 1996, Roy- Byrne ve Cowley 1995).

Ayırıcı Tanı

Panik atak neredeyse tüm anksiyete bozukluklarında görülebilmektedir.

Sosyal fobisi olan bir kişinin iş görüşmesi öncesinde, OKB hastasının kirle teması,  Köpek fobisi olan bir kişinin köpek gördüğünde, TSSB’li bir kişinin travmaya benzer bir durumla yeniden karşılaşması panik atak yaşamasına neden olabilir..

Panik bozukluğunda görülen panik atak ise genelde hiç bir uyarana bağlı değildir; beklenmedik bir anda, kendiliğinden oluşur. Fakat agorafobi geliştikten sonra tetikleyici faktörlerle de oluşabilmektedir.

Panik bozukluğa eşlik eden diğer psikolojik hastalıklar

Panik bozukluk sıklıkla aşağıdaki psikolojik sorunlarla birlikte görülmektedir.

  • Agora fobi

  • Özgül fobi

  • Major depresyon

  • OKB

  • Alkolizm

  • Hipokondriyazis

  • Kişilik Bozuklukları

  • İntihar girişimleri

  • Sosyal anksiyet

 

  • Agorafobi  ve diğer fobiler
    Panik bozukluğu klinikte sıklıkla agorafobi ile birlikte görülür. Bunun yanısıra % 16-33 oranında da özgül fobilerle birlikte görülür (Klostrofobi gibi)
    Agorafobi
    1871'de Westpal açık alanlarda şiddetli korku yaşayan ve bu nedenle evlerine gitmek üzere tanımadıkları kimselerden yardım isteyen üç erkek hastasını bildirdiği "Die Agoraphobie" isimli çalışmasında agorafobi sendromunu tanımlamıştır.
        
    Agorafobi DSM-V te bir sendrom olmaktan çıkarılıp panik bozukluğu ile birlikte olsa da olmasa da kendi başına kodlanabilir bir bozukluk biçiminde tanımlanmıştır.

    Zor durumda kalındığında, güvenliğin kolayca sağlanamayacağı, yardımın gelmeyeceği durumlarda bulunmaktan korkmadır. Kalabalık yerler, yoğun trafik, köprü, asansör gibi yerlerde ortaya çıkar. Bir panik atağın ardından agorafobi gelişmesi sık izlenen bir durumdur.Uzaklaşabilmenin mümkün olamayacağı ya da atak sırasında yardım alınamayacağı durumda belirgin anksiyete duyulur.
    Yaşanan korku ya da anksiyete durumsaldır.

Agorafobili Panik bozukluk

Panik bozukluğu olan hastalar panik atağın olabileceği durumlardan kaçınma eğilimi gösterebilirler. Bu eğilimin yaygınlaşması panik bozukluğun agorafobiyle birlikte seyretmesiyle sonuçlanır (Davison & Neale, 2011,p. 141). Kişinin beklenti anksiyetesi ve kaçınma davranışları hayatını kısıtlamaya başlar. Agorafobinin toplumda görülme sıklığı ise %0.6 ila %6 arasında değişebilir. Agorafobide kurtulmanın zor olabileceği (ya da utanılacak) yerler ya da durumlarda endişe duyma ve panik nöbetleri (evde tek başına kalma, köprü üzerinde, tren, otomobil, metro veya otobüste seyahat durumlarında) yaşanır.Böyle yerlerden uzak kalmak için kaçınma davranışı geliştirme ve yalnız sokağa çıkamama sözkonusudur.

 

  • Major depresyon ve Panik bozukluk ilişkisi

Panik bozukluğu sıklıkla diğer anksiyete bozukluklar ve depresyonla birlikte bulunur. Panik bozukluğu hastalarının  %35-91'inde major depresif epizod görülmektedir (Breier ve ark. 1985, Stein ve ark.1990).

1/3'ünde depresyonun panik bozukluğundan önce başladığı, 2/3'ünde depresyonun panik bozukluğu ile birlikte ya da ondan sonra başladığı bildirilmiştir.(Lesser ve ark. 1989). Panik bozukluktaki  izolasyonla sorunlar daha ileri boyutlara taşınmaktadır.

  • Obsesif kompulsif bozukluk Panik bozukluk ilişkisi

   Panik bozukluğu ile birlikte görülebilen ve eşlik ettiğinde bu hastalarda depresyon riskini arttıran bir diğer hastalık obsesif kompulsif bozukluktur. Hastalarının yaklaşık 1/5'ine obsesif kompulsif bozukluk eştanısı konulduğu bildirilmiştir

  • Alkol kullanımı Panik bozukluk ilişkisi

   Alkol kötüye kullanımı, panik bozukluğu hastaları için ciddi bir risk etkenidir. Panik bozukluğu hastaları başlangıçta beklenti anksiyetelerini azaltmak için alkol içmeye başlamakta, ancak zamanla alkolizm bir komplikasyon olarak ortaya çıkabilmektedir.Alkolizm görülme oranı %17 bulunmuştur (Breier ve ark.1986, Aronson 1987).

  • Hipokondriyazis Panik bozukluk ilişkisi

   PB hastalarında, %20 gibi düşük olmayan oranlarda, hipokondriyazis görülebilmektedir. Bedensel duyumlarına yönelik artmış bir dikkat gösterirler ve bedensel değişikliklere aşırı duyarlıdırlar. Bu hastalarda, fiziksel hastalık olduğu inancı ve bedensel uğraşılar, daha sık olarak atakların olduğu dönemle sınırlıdır. (Faravelli ve Paionni 1999).

  • Kişilik bozukluğu Panik bozukluk ilişkisi

 PB’da kişilik bozukluğu görülme oranı % 40 ile % 65 arasında değişmektedir.(Yaluğ ve diğ.,2003).
Bağımlı
Avoidant
OKKB
Histrionik
Narsistik
İlginç biçimde, uygulanan tedavi ister ilaç isterse psikoterapi olsun kişilik özelliklerini -özellikle bağımlı kişilik özelliklerini- de önemli ölçüde düzeltmektedir(Onur ve diğ.2004).

  • İntihar girişimleri Panik bozukluk ilişkisi

   PB hastalarında diğer psikiyatrik bozukluklara göre intihar düşüncesi ve girişimi daha sıktır(Yaluğ ve diğ.,2003). Bir çalışmada panik bozukluğu hastalarının %42'sinin yaşamlarının bir döneminde intihar girişiminde bulunduğu bildirilmiştir. İntihar girişimlerinin daha çok eşlik eden depresyon ve kişilik bozukluğu gibi psikopatoloji ile ilişkili olduğu bulunmuştur (Lepine ve ark. 1993).


Panik bozukluk ve panik atak tedavisi


Panik bozukluk ve panik atak tedavisi ilaçlı veya ilaçsız yöntemlerle yapılabilmektedir. Panik atak ilaçları psikiyatri uzmanı tarafından gerekli görüldüğünde hastaya yazılmaktadır. Bazı hastalar ise ialçsız tedavi yöntemleri yani terapi ile iyileşebilmektedir.

Panik bozuklu ve panik atak için ilaç tedavisi


Panik bozukluğu ve atakların tedavisinde antidepresan ve anksiyolitik olmak üzere iki tür ilaç grubu ile tedavi uygulanmaktadır. Antidepresan ve anksiyolitik ilaçların etkililiği birçok araştırma tarafından desteklenmektedir.
Panik bozukluk tedavisinde kullanılan Antidepresan ilaçlar, panik atak semptomlarının durdurulmasına yardımcı olmayı hedefler. Nörotransmiterlere etki eder.  Anksiyolitik ilaçlar ise kaygı giderici özellikleri ile tercih edilmektedir. Bağımlılık yapma özellikleri ve bilişsel- motor yan etkileri iyi değerlendirilmelidir.
İlaç kullanımı Panik bozukluk tedavisinde belirli düzeyde başarı göstermiş yöntemlerden biridir. Yapılan hasta izleme çalışmaları Panik bozukluk tedavisinde ilaç haricindeki terapi gibi psikolojik müdahalelerin etkisinin ilaç tedavilerine göre daha kalıcı olduğunu göstermektedir. Terapi yöntemlerinin kalıcılığının ilaç tedavisine olan üstünlüğü ortaya konmuştur (Davison & Neale, 2011, p. 143). İlaç kullanan hastalarla yapılan bazı çalışma sonuçlarına göre de: İlaç kullanımının süresiz olarak devam etmesi gerektiği, ilaçların kesilmesi durumunda belirtilerin yeniden ortaya çıktığı gösterilmiştir.   

Panik bozukluktedavisinde kullanılan psikolojik müdahaleler ve terapi yöntemleri:

Panik atakların sıklığını ve şiddetini azaltmada bilişsel-davranışçı müdahaleler, paniği tetikleyen iç uyarıcılara (Hiperventilasyon, kalp atış hızında artış, baş dönmesi gibi) maruz bırakma ve gevşeme teknikleri birlikte ve etkin bir şekilde kullanılan yöntemlerdir. Tedavi sürecinde panik bozukluğun tedavisi ile birlikte aynızamanda hastaların günlük yaşamda karşılaştıkları diğer zorluklar da belirlenmeli ve hayata uyum becerileri artırılmalıdır.

Modern panik bozukluk kavramının kökenleri

1871'de Jacop Mendes Da Costa, kalbin yapısal bir lezyonuna ilişkin hiçbir kanıt bulunmayan hastalardan söz ediyor. Bu hastalığa "irritabl heart" adını verir (Nemiah 1985). Da Costa, fonksiyonel kardiyak belirtilerin nedeninin sempatik sinir sistemi fonksiyonlarındaki bir bozukluğa bağlı olduğunu savunmuştur. Ona göre, kalp aşırı çalışmaktan ve sık uyarılmaktan hassas bir  duruma  giriyor ve bozulmuş sinir innervasyonu bu durumun sürmesine neden oluyordu.1918'de ise Lewis, bu durum için "efor sendromu"adını önermiştir. II.Dünya Savaşı’na gelindiğinde ise durum biraz değişmiştir. Savaş sırasında, önceden kalbin fonksiyonel bozukluğunun bir sonucu olduğu düşünülen belirtileri gösteren askerlere artık anksiyete reaksiyonu tanısı konulmakta ve tedavileri iç hastalıkları uzmanları ya da cerrahlar yerine psikiyatristler tarafından üstlenilmektedir.

Panik bozukluk Epidemiyolojisi (yaygınlığı)

Panik bozukluğun yaşam boyu görülme yaygınlığı: Erkekler için yaklaşık %2, Kadınlar için %5′dir.Anksiyete bozuklukları içinde en geç başlayanıdır. 25 li yaşlarda başlamakta ve stresli bir yaşam olayından sonra ortaya çıkmaktadır (Davison & Neale, 2011, p. 141). Çocuklukta ya da 40 yaşın üzerinde de başlayabilmektedir.


Panik bozukluk ve panik atak vaka örneği


T. Hanım 27 yaşında, 7 yıllık evli ve 2 çocuğu var. Araba kullanırken bayılma korkusu, kalp krizi geçireceğinden endişe duyma, nefes darlığı, dışarıya yalnız çıkmaktan korkma şikayetleri ile başvurmuştur.
Hikayesi:  20 gün önce hamile bir arkadaşı erken başlayan sancıları nedeniyle hastaneye yatırılmış.T Hanım arkadaşını ziyarete gitmiş ve arkadaşının riskli bir ameliyat geçireceğini öğrenmiş.Kayınvalidesi ölüm riski var demiş. O an kendini arkadaşının yerine koymuş ve arkadaşım ölürse çocukları ne yapar gibi düşünceler aklına gelmeye başlamış. Ardından başı dönmüş, vücudu boşalmış, eli ayağı tutmamış ve yere oturmuş. Yanındakiler yüzünü yıkamış ve 5-10 dakika sonra kendine gelmiş. O akşam sürekli eli ayağı titremiş, sık sık fenalaşmış ve acil servise başvurmuş.  Ertesi gün kızının tansiyonunu ölçtürmek için acil servise gitmiş ve ordayken ateş basması, baygınlık, baş dönmesi yaşamış. Acildeki doktor müdahale etmiş ve sonrasında psikiyatriste gitmesini önermiş. O hafta birkaç defa araba kullanırken fenalaştığını hissetmiş ve acile başvurmuş. Arabaya her binişte kaygı yaşıyormuş; ancak bir defa binmekten vazgeçersem sonra bir daha kullanamam diye düşünüp korktuğu halde araba kullanmaktan hiç vazgeçmemiş. Dışarıya kendi başına çıkamadığını, yanında ya çocukları ya da eşinin olması gerektiğini, söylüyor.
Çocukluk yıllarından beri kapalı yerlerden, asansöre binmekten ve karanlıktan korkarmış. Işıklar kesilince heryere mumlar dikip yakarmış. Amcasının küçükken ona asansörde kapalı kaldığını anlattığını hatırlıyor ve sanırım kapalı yerde kalmaktan o nedenle korkuyorum diyor. Hayatında sürekli devam eden iki kaygısı olduğunu ifade ediyor.  5 yaşındaki çocuğunun 1,5 yıldır devam eden böbrek sorunu olduğunu ve onun için endişelendiğini, yıllardır yaşayacakları evle ilgili bir gündemlerinin olduğunu ancak bir türlü sonuçlandıramadıklarını belirtiyor. Çocuklarını yetiştirme konusunda da endişeleri olduğunu ifade ediyor.
Kendini kötü hissettiği durumlarda derin enfes aldığını, camı açtığını, bunu atlatırım diye kendine telkinde bulunduğunu,dua ettiğini ve bunların işe yaradığını söylüyor. Önceden bunarı anlatırken de fenalaşıyordum ama artık fenalaşmıyorum diyor.
En son banyodayken bayılacak gibi olduğunu, kendini zor dışarı attığını, nefesi daraldığını, karnına bir taş oturur gibi hissettiğini, kalp krizi geçireceğim diye korktuğunu söylüyor. O esnada bunlar acba açlıktan mı  diye düşünüp çikolata yediğini ve sonra bu belirtilerin geçtiğini ifade ediyor.
Uygulanan Durumluk ve Süreklilik kaygı ölçeğinde kaygı düzeyi yüksek bulundu. SCL90R sonucunda kaygı,depresyon ve OKB belirti düzeyi 2 nin üzerinde bulundu. Panik bozukluk ve buna eşlik eden depresyon düşünüldü.

 

Yayın tarihi: 24/04/2015

© İzinsiz alıntı yapılamaz. web sitelerine kısmi alıntılar için izin verilen kaynak gösterme şekli:
www.onlineterapiler.com sitesinden alınmıştır (link çalışır ve arama motorlarınca taranabilir şekilde eklenmelidir).

|© 2015 www.onlineterapiler.com online terapi sitesi Tüm hakkı saklıdır